5 Nisan 2010 Pazartesi

Kışa Doğru



Yaz ortalarında bir telaş başlar bende; yapılacak pek çok iş vardır. Yazın bereketi ve bolluğu kışa katık edilmelidir. İşler kafamda peşi sıra mırıldanır, mız mızlanır, bilirim ki başlarsam birinden gerisi gelir. Çoğunun zamanlaması çakışır, ilk çıkan bezelyelerin dondurucuya atılmasıyla başlayan yorucu işler, ilk asma yapraklarının kavanozlara tıkılmasıyla devam eder. Aynı anda bir kaçını birden yapmak ne kadar yorarsa yorsun, hiç şikayetim olmaz.

Tarhanamızı anneciğimle birlikte yaptık çok şükür. Tek başıma yapacak kadar öğrenmedim henüz bu zahmetli, bir o kadar da zevkli işi. Eriştemizi de kestik güle oynaya. Hem annemlere hem bize kestiğimiz için malzeme miktarımız oldukça fazlaydı:

15 kg un
Bir koli yumurta
5 lt. süt
5 yemek kaşığı tuz


Bu kadar malzemeyle yoğurulacak hamur için, güçlü kuvvetli, adeleli kollara ihtiyaç var doğal olarak. Kim yardıma koşar? Canımın içi seve seve yoğurur hamuru; söz konusu işlere en az benim kadar meraklı olduğundan, yoğurmakla kalmayıp, keser de.



Elime geçen ne varsa turşu kuruyorum bir yandan, kimi olmak üzere, kim yeni kurulmuş. Turşuların ölçüleri ise şöyle:

1 litre kaynayıp soğutulmuş tatlı su

7 tatlı kaşığı turşu için kalın tuz

1 çay kaşığı tepeleme limon tuzu

2 çay bardağı (hani o büyüklerden) sirke

2 kesme şekeri

1 avuç nohut.


Geçen yıl tarifini buradan aldığım şekilde hazırladım, memnun kaldığımdan yine aynı şekilde hazırladım.

Biber salçası, bulgur, nar ekşisi Adana'dan gelir. O güzelim bulguru bir tatsanız, marketlerde satılan bulgurlara dönüp bakmazsınız bir daha.Dolmalık biberler ve patlıcanlar kurumaktalar balkonda. Biberleri bu yıl uzun ve etli köy biberlerinden seçtik. Adana'nın minik patlıcanları buralara gelmiyor. Hem illa ki ellerim değmeli, gelip gidip seyretmeliyim dizi dizi boncuklarımı. Artık buralarda bulabildiğimiz en güzel patlıcanları oyduk, önce tuzlu suya attık, sonra bolca suyla yıkayıp, iplere dizdik. Kiminle sizce? 10kg. biber, 10kg. patlıcan yaza kadar yeter bize. Gelip gidip aralarını açıyorum, birbirlerine değmesinler, çürümesinler diye, hafifçe değen rüzgarla ne güzel sesleri var, dinliyorum.



Bahçesinden yengemin biçtiği naneler çoktan kurudu, az da olsa dağlardan topladığımız kekikler de öyle. Yine dağlardan topladığımız küçük ekşi elmaları dilimleyip kuruttuk, hoşaf olmayı beklemedeler. Tamamen olgunlaşmasını bekleyemediğimiz kuşburnular da eklendi elmaların yanında.

Yeşil fasulyelerin birazı dondurucuda, birazı yine kurudu, karbeyazı bez torbalarda bekliyorlar kışı. Dondurucuda vişne, böğürtlen, domates, bamya... artık siz tamamlayın aklıma gelmeyenleri. Domates demişken, kuru domateslerimi de göstereyim mi sizlere?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder