6 Nisan 2010 Salı

Yemek Problemlerine Çözüm Önerileri


Ahkam kesmek değil ama, yaşadıklarımızdan, okuyup öğrendiklerimizden arta kalanları paylaşmak niyetiyle, çocukların beslenmesinde problem yaşamamak için yapmamız gerekenleri toparlayalım şimdi: Öncelikle yemek yemenin ailece yapılan bir şölen olduğunu hissettirmeli küçüklere. Sofrada sıkıntı ve stres yaşamaktansa birlikte zaman geçirilen hoş dakikalar olmalı yemek saati. Herkes vaktinden önce eline bir tabak alıp bir köşede yerse, kurmayı hayal ettiğimiz beslenme düzeni daha baştan sekteye uğrayacaktır.

Peki sofra saatinin hoş tecrübelere dönüşmesi için neler yapmalıyız? Yemek televizyon karşısında, kucakta, oyuncak başında, bisiklet üstünde, hatta sokakta değil sofrada bir arada yenir. Daha bebeklikte sofraya oturmaya, aileye dahil omanın sıcaklığına alıştırmalı onları. Sofra dağılacak, ortalık batacak endişesine kapılmadan, bir yaşından itibaren kendileri yemeye teşvik edilmelidirler. Tabağı küçük olmalı, az yemek konmalı, isterse bir daha verilen yemek aferin gibi sözlü onaylarla ödüllendirilmeli. Tabağına konan yemek miktarı için kendisine danışılan çocuk tabağının sorumluluğunu da almış olacak, bitirmeye çalışacaktır.

İmkanlar ölçüsünde çeşitli yemekler sunmalı, zorlama ve tehdit kesinlikle kullanılmamalı. Yemek ne ödüldür, ne de ceza! Çorbanı içersen oyun oynayabilirsin dediğinizde çocuğun alacağı mesaj şudur: çorba o kadar kötüdür ki, ancak karşılığında istediğimi alırsam içerim. Bu birkaç kez tekrarlandığında artık anne ve çocuk arasında duymaya alışık olduğumuz pazarlıklar başlar.

Ona özel yemekler hazırlamayın! Siz sofrada nasıl yiyorsanız o da öyle alışmalı. Fakat bu demek değil ki yemeklere bolca acı, baharat katabiliriz. Akşama ne pişirelim sorusunu sormak ve hazırlama, pişirme hatta sunma sürecine onu dahil etmek çocuğumuzun yemeğe bakışını olumlu yönde etkileyecektir.

Bir yemeği, sebzeyi, belki meyveyi yemiyor diye inatlaşmanın alemi yoktur. Bırakın kereviz yemiyorsa yemesin, ölmez ya, zaten yemeğe karşı olumlu tavır geliştirmiş, damak tadı yerinde bir çocuk gün gelecek kerevizi de yiyecektir.

Yemek sırasında acele ettirip, habire uyarılarda bulunmayalım, yediğinden fazlasını yemesi için ısrar etmeyelim.

Öğünler arasında daha çiğneme ve parçalamayı becerdiği ilk aylardan başlayarak ellerine çiğ sebze ve meyveler tutuşturalım. Bizimkiler halen ellerinde sivri biber, salatalık, marul, havuç atıştırmayı severler. Ben abur cuburdan tamamen uzak tutmadım, gönlüm el vermedi.Yalnız bunun yemekten önce yenmeyeceği kesin bir kuraldır. Aburcubur eve topluca alınır, köşe bucak saklama derdim yoktur.

Onların önünde model olduğumuzu hiç unutmayalım, ağzımızdan çıkan her sözcüğe, yüz ifadesine dikkat edelim.

Aslında bunca düzeni evde oturmak kolay, zor olan yakın aile üyeleri, komşular, arkadaşlar işin içine girince zorlaşıyor mesele. Duyacağı birkaç yanlış söz:

- O mu? I ıı ııh lahanayı hiç yemez bizimki, eve girmez!

-Yok ayol, ben yumurta yemem.

Belki anneannelerin babaannelerin torunlara geçtiği kıyaklar sizi biraz zora düşürebilir. Bununla baş etmek de başka bir hüner. Attığınız kırk taklaya, bir kırk daha eklenir bu durumlarda zaten.

Kolay gele deyip, tarife geçelim. Yine kek tarifi var, çünküm, kek yapmak kolayıma geliyor bu ara çünküm; aklıma takmışım, hemi çikolatalı, hemi portakallı bir kek yaratmayı. Buyrun:


Malzemeler:

  • 3 yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 200gr tereyağ
  • 1 su bardağı portakal suyu
  • 1 türk kahvesi fincanı süt
  • 3 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 portakalın kabuğunun rendesi
  • 2 yemek kaşığı kakao
  • 50 gr. bitter çikolata


Hazırlama:

Yumurta ve şeker köpük köpük oluncaya kadar çırpılır, oda ısısındaki yumuşak tereyağ katılıp, tekrar çırpılır, portakal suyu, süt, portakal kabuğu katıp çırpmaya devam edilir. Unun birazı ayrılır kabartma tozu ile birlikte eleyerek katılır. Harçtan biraz ayrılır, kakao ve benmari yöntemiyle eritilmiş çikolata katılıp, karıştırılır. Kalan un beyaz harca katılır, o da karıştırılır. Yağlanmış kalıba önce beyaz karışım, sonra çikolatalı, sonra tekrar beyaz karışım dökülür, önceden ısıtılmış 180 derece fırında pişirilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder