Bu aralar yoğurtta ne oyunlar dönüyor bilmiyorum. Tebliğ değiştirilmiş, artık yoğurtlar daha sulu olacakmış, koyulaştırmak için katkı maddeleri kullanılması tehlikesi varmış, mış da mış mış. Sanki başka hiç bir gıdaya katkı maddesi konmuyor, sanki sağımızda solumuzda kanserli insanların sayısı her geçen gün çoğalmıyor. Her iş ahlaklı, insan sağlığına uygun yapılıyor da, bu yüzden insanlar organik organik diye tutturmuş, yamuk yumuk bulduğu her sebzeye meyveye kat kat fazla paralar ödüyorlar.
Güllük güleçlik bir sabah uyandım bugün. Birileri kendi aralarında tartışa dursunlar, ben güzel havanın tadını çıkartmaya, sokak sütüyle yapılmış ev yoğurdumu tüketmeye, cumaları kapıya gelen amcadan süzme yoğurdumu almaya devam edeceğim. Her gün kafama sokmak için çığırıp dursunlar: sokak sütü mikropludur, sakın ha! Uzunca bir süre kandım zaten onlara, probiyotik mucizesini duyar da kendi yoğurdumu kendim yapmaz mıyım? Hıdrellez sabahı çiy damlaları toplamaya çıkmasam da.
Kütahya Tavşanlı'da Yörükler yıl içinde sadece Hıdırellez'de sabah vakti yapraklara düşen çiyi toplayıp süte karıştırıyor ve maya elde ediyorlar. Bu mayanın Hıdırellez'de sadece üç gün tuttuğunu, başka zaman tutmadığını söylüyorlar. Elde edilen maya bütün bir yıl kullanılıyor, mayalarına nazar değmesinden korkuyorlar ve bu yüzden maya değişimi sadece akrabalar arasında yapılıyor. Yapraklardan toplanan bir kaşık çiy, daha önce ısıtılıp ılıtılmış süte karıştırılıyor. Mayalanma yaklaşık on iki saatin sonunda tamamen gerçekleşiyor. Mayalanma sırasında sütün bulunduğu ortamın ılık olması gerekiyor. O nedenle yoğurt çalınan kapların üzeri kalın bir bezle örtülüyor ve evin en sıcak yerine, sobanın yanıbaşına yererleştiriliyor. O gün çalınan yoğurt tutarsa Hıdır'ın o eve uğradığına inanılıyor.
Bunları Atlas Dergisi'nin Haziran 2006 sayısında okumuştum. E bu kadar yoğurttan söz etmişken bir de yoğurtlu tarif vermeli değil mi? Bizim oralarda toga çorbası derler, şehirde yayla çorbası dır. Bildiğiniz, nefis nane kokusu ve kızdırılmış nanesi üzerine döküldüğünde çıkardığı cızzz sesi ile hafızalaramızda yer etmiş yayla çorbası. Yine üşenmedim, sizin için ölçtüm biçtim.
- Fotoğrafta gördüğünüz kase dolusu süzme yoğurt
- 1 yumurta
- Yarım çay bardağı pirinç
- Yarım yemek kaşığı un
- 1,5 lt su bir bardağı tavuk suyu olursa daha nefis olur
- Tuz, nane, sıvıyağ
Nane ve sıvıyağ hariç bütün malzeme tencereye konur, ayran gibi çırpılır. Suluca bir ayran elde etmiş olacaksınız. Daha sonra yoğurdun kesilmemesi için orta ateşte karıştıra karıştıra kaynayana kadar pişirilir. Kaynadıktan sonra pirinçlerin pişmesi için kısık ateşte beş dakika kadar daha kaynatılır. Üzerine kızdırılmış yağda hafifçe çevrilen kuru nane gezdirilir, doya doya içilir. Bu çorba durdukça koyulaşan bir çorbadır, bu yüzden kıvama dikkat, koyulaşırsa biraz sıcak su ekleyebilirsiniz, bir sorun olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder