8 Nisan 2010 Perşembe
AŞURE VE AİLECEK ÇIKILACAK YOLCULUK ÖNCESİ BABA DEHŞETİ:)))
Eveett buyrun aşureye pazar sabahı ne güzel tatil değilmi yat uyu yooookk olmaz aklıma koydum ya yapılacak sabahın körü kalkıp aşuremi pişirdim illakiiii:))))tarifi vermiyorum daha evvel vermiştim BURAYA Tıklayarak ulaşabilirsiniz alttaki yazıda hemen hepimizin başına gelir buna benzer şeyler hoşuma gitti paylaşmak istedim sevgiler......
ÇOCUKLARIN AĞZINDAN..
tatil alışverişi yapıldığı esnada, babanın, nilüfer den mavilim melodisiyle söylediği "yaz tatiliii, paramızın katiliii" marşıyla başlayan süreçtir.
baba yolculuk öncesi diktatör kesilir. etrafa emirler yağdırır, "onu unutma, şunu unutma, bunu da unutma. ama çok eşya alma yanına. valizler ağır olmasın. defileye değil tatile gidiyoruz." evlat babadan tırsar, gider liste çıkartır, yanına en lazım şeyleri alır, hatta bazen onları da almaz, malum baba kızacak. anne ise tam tersi, ıvır zıvır ne varsa doldurur valizine, yaz tatiline kalın yün hırka bile götürür. bir de aile bireyleri babadan daha yavaş hareket ediyorlarsa, baba köpürür, kendi önden gitmeye kalkar. yolculuk boyunca söylenir durur. komik şeyler de söyler tabi, "herkes çıkmadan çişini yapsın, bak suyu kapatacağım az sonra, yolda da sıkışıp beni uğraştırmayın." babaya göre bavullar yolculuktan 1 hafta önce hazır olmalıdır, o kalkın gidiyoruz dediğinde herkes ışık hızıyla hareket etmelidir. yok, en temizi babayla farklı zaman dilimlerinde seyahat etmek, yoksa paranoyak ve telaşlı olmak işten değil.
anne yıllarca birlikte yaşadığı kocasını nasıl hiç tanımıyormuş gibi davrandığını sorgulatan, "az kaldı... şimdi papara bana patlayacak" diye göt korkulu bir beklenti doğuran bir gerilim halidir.
tatil yolculukları öncesinde sanki anne ile baba sözleşmişler de, çocuklar arada germ germ gerilsin diye diretk olarak birbirleri ile konuşmama kararı almışlar gibi "inmiyor mu daha annen?", "ne diyor yine baban?" gibi soruların muhattabı olunur.
baba, arabanın yanında, eli belinde, canhıraş bir şekilde eşya taşıyan çocukları sinirli bir şekilde izlemektedir. anne inadına yapıyormuş gibi evden çıkmaz. çocuklarla binbir türlü bok püsür yollamaya devam eder. arabaya tüm aile doluşmayacakmış da, yalnızca eşyalar tatile gidecekmiş gibi bir kamyon tırıvırıyı aşağıya indirtir. yoğurt, vazo, yastık, reçel, deterjan vardır. ama deniz şortu, havlu, terlik vs yoktur. onları unutur.
gunes dogmadan az once itinayla paketlenmis esyalarin koridora dizilmesi ve ev ahalisinin durtuklenerek uyandirilmasiyla baslar. esya dediysem, asla ve kata bir boka yaramayacagi bilindigi halde metro, carrefour turevi devasa marketlerden gaza gelinip alinmis ucube hobi (agac tutkali, artik pansiyonda ne ise yarayacaksa) ve spor malzemelerinden (nisan mayis aylarinda slalom kayagi gordum ben o koridorda evet) bahsediyorum.
yaşadığım bu dehşet halinin bir benzeri de ailece çıkılacak yolculuk öncesi babanın saçtığı dehşettir. babanın yarattığı bu dehşet dalgası tüm bir aileyi yakar kavurur. diyelim ki tatile çıkılıyor. arabayı çalıştımak, su koymak, yağı kontrol etmek gibi işler için aşağı inen baba, tatile götürülecek eşyaların bir türlü bitmemesiyle dellenme noktasına gelinir. burda olan bize, yani evlatlara olur. anne kıyafet valizi verir, evde zayi olmasın diye salça verir, yağ verir, bok püsür verir... bunları aşağı indirirsin, canın çıkar. bir de aşağıda babaya hesap verirsin:
- bu ne lan?
- salça...
- napacakmış annen salçayı?
- bilmiyom...
bu nokta babanın salça kavanozunu ya da eşyayı içinden sessizce küfrederek arabaya koyduğu andır. "bu arabaya nasıl sığsın bunlar?" sorusunu sürekli tekrar ederken yarattığı dehşetle baba, insanın psikolojisini mahveder. ben her tatil öncesi bu taşıma işleri yüzünden dehşet saçan babanın bizi almadan kaçıp gideceğini düşünürdüm. ama gitmedi hiç...
bu dehşete bazen hak vermemek elde değildir. her çıkılan yolculukta annenin 40 km ve üzeri yol gidildikten sonra ütünün fişini çekip çekmediğini unuttuğunu kısık sesle dile getirmesi ve bunun babaya iletilme süresinde de bir 10 km daha gidilmesi. geri dönüş boyunca sinir stres gerginlik vs vs.. daha sonraki yolculuklarda babanın evde sinirli bir şekilde dolaşıp geri döndürtebilecek hataları tespit etme ve düzeltme çabası, sorun olmayacak durumlara bile takması ve bu esnadaki diyaloglar:
baba: hanımmm, klozeti kapattın mı ?:s!!!
ana : kapattım kapattım.
baba: yatağı topladın mı ?:s!!!
ana : topladım topladım.. :s
baba: ya peki ütünün fişi???
ana : yeaahhhhhh
baba: dıttt dıtt dııt dıııttt dııt dııt dııt dııtt
paranoyak bir durum oluşturduk adamda, sorduğu sorularda mantık aramadık bu yüzden, sadece gerildik...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder