5 Nisan 2010 Pazartesi

ATATÜRK ARBORETUMU

Uzun zamandır gezip görmek istediğim Atatürk Arboretumu'na bugün babacığımla birlikte gittik.İçeri girdiğimiz andan itibaren inanın büyülendik. Çünkü o kadar yeşil o kadar güzeldi ki,yeniden nefes almaya başladık desem çok abartmış olmam sanırım.İçeride bir çok ağaç ve çiçek türü var, hangisini inceleyeceğinizi gerçekten şaşırıyorsunuz.





Belgrad ormanlarına çok sık gitmemize rağmen Atatürk Arboretumu'na ilk kez gittim.Hafta sonları sadece üyelerin ziyaretine açık ,hafta arası ise giriş ücretsiz.Atatürk Arboretumu bol oksijenli bir yer,gezerken adeta ruhunuz dinleniyor.
Hafta arası fırsat bulursanız mutlaka uğrayın.Piknik yapılacak bir yer asla değil.Sadece kuş sesleri yada kurbağa sesleri duyabilirsiniz.Ormanın içine doğru giden harika patikalar var.




Belgrad Ormanı, aslında hemen hemen tüm İstanbulluların bildiği bir mesire yeri. İstanbul'da yaşayan hemen herkesin en azından öğrenciyken geldiği Belgrad Ormanı'nın yanı başındaki Atatürk Arboretumu ise çok da tanınan bir yer değil.



Oysa yaz aylarında doğayla başbaşa kalmak ve dinlenmek ama plajlardan ve piknik alanlarından uzak bir yere gitmek istiyorsanız, Belgrad Ormanı içindeki Atatürk Arboretumu, yani canlı bitki müzesi tam size göre bir yer.
Çok farklı bir dinlenme yeri olsa da bitki müzesine Belgrad Ormanı yolundan gidiliyor. Maslak'tan Sarıyer yönüne doğru giderken, Fatih Ormanı'ndan sonra ilk ışıklardan sola, Bahçeköy, Kilyos asfaltına sapılıyor. Yaklaşık 3 kilometre sonra görünen kemerlerden sonra Atatürk Arboretumu tabelalarını görmeye başlıyorsunuz zaten.
Arboretumun girişinde bir bilgisayar bilgi sistemi kurulmuş. Buradan bitki türleri ile ilgili birçok bilgiye ulaşmak mümkün.



Küçük, büyük, uzun, kısa, İstanbul ikiliminde yaşayabilen nadir olanlar da dahil hemen her ağaçtan örnekler var Arboretum'da... Burası aslında eğitim amaçlı, bilimsel bir yer ama halka da açık. Hafta içinde ücretsiz olarak burayı gezmek mümkün ama haftasonları piknik yapılmasını engellemek için yıllık serbest giriş kartı olanlar ve önceden randevu alan gruplar arboretuma girebiliyor. 10-15 kişilik gruplarda kişi başı 2,5 milyon ödeniyor.

Aatürk Arboretumu şefi Selma Şengönül bitki müzesini şöyle anlatıyor:

"Eğer bitkilerden zevk alıyorsanız, doğa ile başbaşa kalmayı seviyorsanız, bitkiler hakkında bilgi edinmek istiyorsanız ve de günümüzde çok moda olan bahçe düzenlemesi yapmak istiyorsanız, hangi bitkinin hangi mevsimde hangi renge bürüdüğünü, hangi yaşlarda hangi boylara geldiğini ve nereler dikilmesi gerektiğini öğrenmek istiyorsanız ve bu konuda bahçenize tür seçmek istiyorsanız, Atatürk Arboretumu sizin için uygun bir mekan."

Arboretumda piknik yapmak, köpek dolaştırmak ya da ateş yakmaya kesinlikle yasak. Bu yüzden burada yiyecek ya da içecek satan hiçbir yer yok. Eğer birşeyler atıştırmak istiyorsanız kendi suyunuzu ve sandviçinizi beraberinizde getirmeniz gerekiyor.

Burası o kadar huzurlu ki, binbir çeşit ağacın arasında dolaştıktan sonra göletin kenarında oturabilir, bütün gününüzü dinlenerek ya da kitap okuyarak geçirebilirsiniz.

Arboretum'un içinde suni göldeki nilüferlerin karşısında biraz oturduktan sonra orman içinde bir gezinti yapabilirsiniz. Sonra da göldeki ördekleri beslersiniz.
Arboretumda bütün ağaçların üzerinde bitkinin türünü gösteren birer etiket var, fakat etiketlerin tamamı latince. Sadece bazılarına Türkçe isimler eklenmiş.



Sekoya, lale ağaçları ya da çin mızrak ağacı... Adını daha önce duyduğunuz ya da duymadığınız bir çok bitki hakkında burada bilgi edinebilirsiniz. Arboretum özellikle çocuklar ve öğrenciler için hem dinlenme hem de birşeyler öğrenme fırsatı sunuyor.

Şehrin içindeki bu gizli bahçeyi keşfedenler aslında bu sakinliğin bozulmasını hiç istemiyor.
Her bitkinin çiçek açma mevsimi farklı, bu yüzden eğer çiçek de görmek istiyorsanız, kapıdaki "çiçek açan bitkiler" panosuna göz atmanız gerekiyor.
Canlı bitki müzesinde 2 bin civarında farklı çeşit bitki var. İster çiçekli olsun ister olmasın, etraftaki bitkiler ve ağaçlarla, burada insanın gözü yeşile doyuyor.Arboretumdan çıktık ve yanıbaşındaki Belgrad Ormanı'na geldik. Burası Osmanlı döneminde kentin en önemli su deposuymuş. Şimdi ise özellikle haftasonları binlerce kişinin akın ettiği piknik ve yürüyüş yeri...Aslında Belgrad Ormanı'nın mevsimi mart ile haziran ayları arasında. Çünkü temmuz ve ağustosta çoğu kişi deniz kenarını tercih ediyor. Ancak yeşil dalların üzerini örttüğü Belgrad Ormanı da deniz kenarını aratmayacak serinlikte aslında. Üstelik kentin en en temiz havalı yerlerinden biri.
Belgrad Ormanı'ndaki 6,5 km'lik parkur gölün etrafında dolanıyor. Yürüyüşün dışında egzersiz yapmak isteyenler için de jimnastik hareketlerini detaylı olarak gösteren panolar ve jimnastik aletleri var.
Yazılar alıntıdır.
Kaynak:Ntvmsnbc

Atatürk Arboretumu
0212 226 19 29


*Fotoğrafların üzerine gelip tıklarsanız daha büyük hallerini inceleyebilirsiniz.

Bu gezintinin ardından karnımız oldukça acıktı,(bu kısmı sınıfımızın güzel öğretmenleri okumuyordur umarım ) :))
Yol bizi Sarıyer Börekçisine kadar götürdü malesef :)Baba-kız bir güzel keyfini çıkarttık bu dakikaların.Kimse duymasın diye de sıkı sıkı tembihledik birbirimizi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder